Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yanına almak | take along v. | ||
Don't forget to take along the camera. Fotoğraf makinesini yanına almayı unutma. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | yanına almak | take with (one or something) v. | ||
The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger. Tom'un seyahate çıkarken yanına alması gerekenler listesindeki ilk madde cep telefonu şarj cihazı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yanına almak | take into one's service v. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (yanına) almak | take v. | ||
If you are going for a walk, please take the dog with you. Eğer yürüyüşe çıkacaksanız, lütfen köpeğinizi de yanınıza alın. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | yanına/önüne almak | gather someone or something to oneself v. | ||
Phrasals | birini/bir şeyi giderken yanına almak | take someone or something with one v. | ||
Phrasals | yanına almak/çekmek | gather to (oneself) v. | ||
Phrasals | belli bir yaş veya durumdayken evine/yanına/içeri almak | take in as v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | belli bir yaş veya durumdayken evine/yanına/içeri almak | take (someone or something) in as (something) v. | ||
Idioms | (birinin) desteğini arkasına/yanına almak | get/keep somebody onside v. | ||
Idioms | giderken yanına almak | take with one v. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | deneyimsiz işçilerin yanına deneyimlileri de almak | dilute labour v. |